Sık Sorulan Sorular

Neden? Niçin? Nasıl ?

Önceleri insanlara gezdiğim gördüğüm yerleri, yaşadığım deneyimleri, yediğim yemekleri yüz yüze anlatıyordum ama fotoğraf veya videoları sadece laptopum yanımda ise gösterebiliyordum. Daha sonraları “Hayata bir kez geliyorum, beynimin, kalbimin ve gözümün kaydettiklerini neden sadece kendime saklayayım ki” dedim ve bu siteyi kurmaya karar verdim. Gördüm ki seyahatlerimde elde ettiğim tecrübelerimi diğer insanlarla paylaşmak ve onların da bundan memnun olduğunu görmek inanılmaz bir keyif veriyor.

1997 yılından beri yalnız yaşıyorum. Londra’da 6 yıl boyunca onlarca yabancı insanla ev arkadaşlığı yaptım ve her tanıştığım kişiden ülkelerine ait kültürleri ve yemekleri öğrenmeye, hatta orada denemeye çalıştım. Yeni şeyler denemek, farklı tatlar yaratmak ve bu tatları sevdiklerime sunarak geleneksel Türk mutfağı ve damak tadının biraz olsun dışına çıkmak hoşuma gidiyor. Türkiye’de de elimden geldiğince yemek kurslarına katılıyorum ve yaptıklarımı insanlarla paylaşmak hoşuma gidiyor, o kadar da kötü değilim ama…

Ben de normal bir mühendis kadar kazanıyorum, sadece seyahat etmeye bütçe ve zaman ayırmaya çalışıyorum. İyi araştırılmış ve planlanmış bir yurtdışı seyahat, Antalya’ya yapacağınız aynı kalitedeki seyahat ile neredeyse aynı fiyata gelebiliyor. Yurtdışı seyahatlerin en büyük masrafı uçuşlardır, o yüzden özellikle Ryanair, Easyjet, Air Baltic vs gibi low-cost havayollarını kullanıyorum. Londra’dan İsviçre’ye sadece 20p ye (0,8TL) bilet aldığımı hatırlıyorum. Erken rezervasyonlarda inanılmaz fiyat farkları ortaya çıkıyor, o yüzden seyahatlerinizi erken planlayıp kararlı olmak çok faydalı oluyor. Millerimi biriktirip bazı uzak uçuşlarda millerimle uçuyorum, havayollarının özel indirimlerini takip ediyorum, inanılmaz faydası oluyor. Otel rezervasyonlarında booking.com, agoda.com veya hostelseurope.com gibi siteleri kullanıyorum. Özellikle “free cancellation” olan otelleri seçiyorum ki, herhangi bir aksaklıkta son güne kadar iptal etme şansım olsun, bu çok büyük bir imkan. Kısaca erken rezervasyon ve detaylı bir araştırma ve planlama mutlaka gerekiyor. Mutlaka ama mutlaka internetteki forumları, ama son birkaç ay içerisinde yazılmış olan yorumları okuyun, inanılmaz bilgiler veriyorlar. En güzel restaurantları, otelleri, görülmesi gereken yerleri vs genellikle buralardan bulup araştırıyorum. Sonrasında olay düzgün bir seyahat planı çıkartmaya kalıyor. Örnek bir plan için buraya tıklayabilirsiniz.

Şimdiye kadar 37 ülke gezdim ama daha gezecek o kadar çok ülke var ki. St. Augustine’in dediği gibi “Dünya bir kitap gibidir ve gezmeyenler onun sadece bir sayfasını okurlar”. Ben henüz kitabın bir iki bölümünü bitirdim, daha yüzlerce sayfa var okuyacak.

Dedim ya, gezecek o kadar çok yer var ki, genel olarak gezdiğim bir ülkeye zorunlu olmadıkça yeniden gitmiyorum, önce diğer ülkeleri görmek istiyorum, sonrasında belki bazı ülkeleri yeniden ziyaret edebilirim.

Tabii ki bazı önlemler almanızı; bazı yemeklere, hastalıklara vs dikkat etmenizi gerektiren seyahatler de oluyor ama eğer seyahatinizi iyi araştırıp detaylı bir şekilde planladıysanız, inanın bana İstiklal Caddesi’nde başınıza tabela düşmesi ihtimali bile Afrika’da safari yaparken bir arslana yem olma ihtimalinizden daha yüksektir. Ama illa da sıcak yatağım diyorsanız bu sayfa size göre değil.

Her ülkenin kendine has o kadar güzel yemekleri var ki burada sayamam, ancak yemek seçen birisi için uzak ülkelere seyahat etmek işkence haline gelebilir. Aman mutlaka gidin böcek, domuz eti, kurbağa bacağı yiyin demiyorum tabii ama hiçbir ülkede bizim mutfağımzıdaki damak tadı yok maalesef, buna hazır olmanız gerekiyor. Ben şimdiye kadar gittiğim hiçbir ülkede aç kalmadım, çok ilginç yemekler de yedim ama inanılmaz lezzetler tatma fırsatım oldu.

Kesinlike tur firmaları ile gezmiyorum, herşeyi kendim organize ediyorum. Öncelikle gideceğiniz yerin iklimine, oradaki aktivite, festival vs lere göre seyahat edeceğiniz doğru zamanı seçin. Sonra gideceğiniz ülkede gezilecek yerler, oteller, yemekler, aktiviteler hakkında detaylı bir araştırma yapın, özellikle lonelyplanet, tripadvisor, virtualtourist, wikitravel vs gibi sitelerde çok faydalı bilgiler vardır. Uçak biletlerinizi çok önceden alın, bu size inanılmaz fayda sağlayacaktır. Detaylı bir plan yapabilmek için daha fazla bilgiye buradaki yazımdan ulaşabilirsiniz.

Gezecek o kadar çok ülke var ki aslında ama ilk planımda olan ülkeler arasında Küba, Arjantin, Avusturalya, Amerika, Kanada ve İran var.

Genel olarak gezdiğim ülkelerdeki aktiviteler ve yemekler ile ilgli not tuttuğum için beni en çok korkutan, en tehlikeli aktiviteler ve tattığım yemekler ile başlayabilirim.

En korktuğum anların başında :

  • Güney Afrika’daki köpek balığı dalışında burnumun önünden camgöz geçerken
  • Nepal’de Trisuli Nehri’ndeki raftingden sonra otele dönemeyip kararan havada sokakta kalınca
  • Rio de Janeiro’daki askerin giremediği favelalara silahlı adamlar eşliğinde girdiğimizde
  • Macaristan’dan Slovak’ya ya gece treninde geçerken kilitlediğimiz kapımızı yankesiciler açmaya çalışırken
  • Moskova’da metro istasyonunda tam önümdeki adamı öldüresiye dövdükleri an
  • Johannesburg’ta kırmızı ışıkta dururken önümüzdeki araca sopayla saldırdıkları an
  • Kruger National Park’ta file yaklaşınca kulaklarını açıp üzerime geldiği an
  • Shanghai’da trafik ışıklarında dururken yoldan geçen motorsiklete araba çarpıp, motorcunun öldüğü an
  • Amazon ormanında tarantula ararken rehberimizin elim kadar örümceği bacağıma attığı an
  • Londra’da kebapçıda çalışırken zencilerin dükkanı basıp yerle bir ettiği an,
  • Thailand’da gösteride kobra yılanını boynuma doladıkları an

 

Denediğim en kötü yemeklerin başında ise :

  • Kathmandu’da arkadaşım Parbad’ın annesinin hazırladığı bulamaç şeklindeki Nepal yemeği
  • Bangkok’ta sokakta satılan kızarmış karafatma, kurt, akrep vs
  • Amazon ormanında ne olduğunu bilmeden yediğim balık türü şeyler
  • Kazakistan’da geleneksel ve faydalı diye yemeğe çalıştığım beşparmak, kımız (at sütü) ve şubat ( deve sütü)
  • Ukrayna’da binbir güçlükle anlatıp tavuk beklerken gelen ve yemek zorunda kaldığımız domuz pirzolası
  • İtalya’da yediğim fırında kızarmış salyangoz
  • Güney Afrika’da denemeye çalıştığım zebra, timsah vs etleri

 

Tattığım en güzel yemekler ise :

  • Güney Afrika’da safaride yediğim kudu eti
  • Kathmandu’da yediğim mantı ( dumpling)
  • Brezilya’daki Churrascaria restaurantında sunulan inanılmaz biftekler
  • Thailand’da yediğim inanılmaz tropik meyvelerden yapılmış fruit shake
  • Maldivlerde kendi yakalayıp yediğim bir metrelik akya balığı
  • Cape Town’daki Ocean’s Basket’te yediğim inanılmaz istiridye ve istakoz
  • Malezya’da sokakta satılan kömürde yapılmış kestane kebap
  • Sardunya adasındaki restaurantta yediğim frutti di mare
  • Alplerin tepesindeki Jungfrau’da içtiğim bira
  • Lübnan’daki restaurantlarda yediğim her türlü meze

 

Bunların dışında seyahatlerimin en’leri ise :

  • En sıcak an : Dubai’de çölde yaşadığım sıcak
  • En soğuk an : Prag’daki yılbaşı gecesinde yaşadığım soğuk
  • En pis yer : İnsanların yerde yaşadığı, açıkta etlerin satıldığı Kathamandu ara sokakları
  • En temiz yer : Sigara içilmeyip, sakız çiğnenmeyen Singapur sokakları
  • En güzel deniz : Maldivler’in kristal suları
  • En güzel kızlar : Tabii ki Ukrayna
  • En güleryüzlü insanlar : Savadikaaaa diye sizi selamlayan Thailand insanı
  • En devlet memuru : Rusya’da pasaportumu yırtıp rüşvet isteyen polis
  • En gerizekalı satıcı : Paris’te bildiği halde İngilizce konuşmayan dükkan sahibi
  • En hızlı tren : 302 km/h hıza çıktığım Shanghai Maglev treni
  • En iyi uçak : Endonezya’ya uçtuğum Airbus A380 iki katlı dev uçak
  • En uzun uçak seyahati : İstanbul-Sao Paolo (11 saat)
  • En uzun gemi seyahati : Sardunya – Roma (8 saat)
  • En iyi masaj : Bali’deki 3 saatlik Four Hands Massage
  • En kötü trafik : 30km yolu 4 saatte gittiğimiz Jakarta
  • En tarihi şehir : Roma’daki eczanenin kapısında bile MCXXVI vs yazıyor
  • En iyi otel : Conrad Bali Hotel
  • En kötü otel : Arslan ve sırtlanlarla yanyana kaldığımız Kruger National Park’taki Safari Çadırı
  • En zor uyku : Nice tren istasyonunda, yerde havlular üzerinde, ayyaşlara rağmen uyuduğum üç beş saat