Tayland

CNV000156-680x455

Tayland her zaman benim favori ülkelerimden biri olmuştur. İngiltere’de geçirdiğimiz bir kaç yıldan sonra bir gün gazetede gördüğümüz ucuz uçak bileti fiyatı sayesinde kısa bir araştırma yapıyoruz ve Enis ile birlikte nihayet Tayland’a gitmeye karar veriyoruz.

Tayland’da görülmesi gereken her yeri ziyaret edecek şekilde üç haftalık bir plan yapıyoruz, Ürdün Kraliyet Havayolları ile uzun bir uçak yolculuğu yaparak Ürdün üzerinden Bangkok’a iniyoruz.

Bangkok…

Tayland’daki ilk üç günümüzü Bangkok’ta geçiriyoruz. İnanılmaz bir trafik, aşırı sıcaklık ve hava kirliliği dışında Bangkok büyük ve modern bir şehir. Tayland’daki arabaların %80’i ülkenin en büyük şehri olan Bangkok’ta ve şehrin nüfusu ikinci büyük şehir olan Chang Mai’nin 40 katı kadar.

Nüfusun ve araç sayısının çokluğu sebebiyle trafik çoğu zaman yoğun bir şekilde akıyor. Havalimanından şehir merkezine gelebilmek için bir taksi çeviriyoruz, şöför 550 Baht istiyor ama 350 Baht için anlaşıyoruz.

Kural 1 : Tayland’da mutlaka ve her yerde pazarlık yapın..

Bütün rehber kitaplarda da yazdığı gibi, şehirdeki çoğu taksi şöförü size taksimetrenin çalışmadığını söyleyecek ve daha yüksek bir fiyata anlaşmaya çalışacak, bu yüzden pazarlık yaparken dikkatli olmak ve gerekirse blöf yapmak şart, nasıl olsa hemen arkada başka bir taksi sizi bekliyor olacak.

Şehir merkezinde taksiler dışında Skytrain çok ucuz (10 veya 20 Baht). Trafiğin yoğun olduğu saatlerde ise iki koltuklu, çıkardığı sesten dolayı Tuk-Tuk denilen küçük araçları kullanmak çok ucuz ve pratik ama hem hava kirliliği, hem sıcak, hem de Tuk-Tuk ların çıkarttığı dumandan dolayı pek tavsiye etmem.

İlk gece için turistlerin çoğunlukta olduğu bölgelerdeki hotel ve hostellerde yer bulamayınca Tayland’daki ilk kazığımızı yiyerek gecelik iki gece için 1.000 Baht ödeyerek 3 yıldızlı Samran diye bir otele yerleşiyoruz.

İlk gece en popüler turist mekanı olan Kaosan Road’ta bir restoranta gidiyoruz ve Tom Yom çorbası, deniz ürünlü Pad Thai (şehriye), kırlangıç balığı (inanılmaz acıydı) ve muhteşem taze yerel meyvelerden yapılmış kokteylden oluşan geleneksel bir Tayland yemeği yiyoruz. İlk gece genellikle üniversite öğrencilerinin gittiği Gotcha isimli klübe gidiyoruz, o gecenin tek yabancıları olduğumuz için Tarkan’dan “Şımarık” ı bile çalıyorlar.

Ertesi sabah saat 06.00’da kalkıp, hızlı bir duş ve tost ekmeği, yumurta ve mango suyundan oluşan kahvaltıdan sonra kapıda bekleyen rehberimizle buluşuyor ve bir gün sürecek Bangkok turuna başlıyoruz. Floating Market, yılan çiftliği, Grand Palace, Wat Pho tapınağı, Thai Masaj Okulu ve daha birçok gezecek yer var..

Floating Market…

Floating market dünyanın en ünlü meyve ve sebze pazarlarından biridir. Sabah saat 10.00 gibi oradaydık ve iki saat içerisinde muz, ananas, mango, papaya, rambutant, champun, dragon fruit ve benim favorim mangosten (çok tatlı ve lezzetli siyah kabuklu içi sarmısağa benzer bir meyve ) gibi birçok meyvenin tadına bakma şansınız var.

Snake Farm…

Bir kral kobraya sahip olmak veya devasa bir pitonu öpmek istiyorsanız tam yerindesiniz.

Bangkok’un yılan çiftlikleri size tüm bu heyeacanı hatta daha fazlasını sunuyor. Bir yanda dövüştürülen kobralar ve pitonlar, bunlarla oynayan, ağzına alan, zehirlerini çıkartan Tayland’lı çocuklar, bir yanda ise bu gösteri sayesinde toplanan paralar ve bu paralarla desteklenen dünyanın en büyük panzehir üretim merkezlerinden birisi bu çiftlikler. Burada ayrıca yılanların tehlikeleri ve nasıl korunulacağı öğretiliyor insanlara.. İki saatlik ziyarette kocaman bir piton dövüşü ve siyam kobralarının kavgasını izledim hatta kral kobralardan birini boynuma dolama fırsatı bile buldum, yani bu yılanlar gerçekten burada…

Wat Pho ve Grand Palace…

Grand Palace Tayland’ın en çok ziyaret edilen yerlerinden birisi. En kutsal ve en güzel tapınakların yanısıra dünyada tek burada bulunan Emerald Buddha heykeli sayesinde her gün binlerce kişi bu tapınağı ziyaret ediyor. Emerald Buddha’nın fotoğrafının çekilmesi yasak ama beni yakalayan ve teknolojiden anlamayan polis sayesinde bir iki fotoğrafı dışarı kaçırmayı başardım.. Wat Pho Bangkok’taki en büyük ve en eski tapınak, Bangkok başkent olmadan yaklaşık 200 yıl önce inşa edilmiş. Buranın en önemli iki özelliği, Tayland’ın en büyük yatan Buddha heykeline sahip olması ve ülkedeki en çok buddha heykelinin burada olması.

Günün en güzel kısmı ise ünlü Wat Pho masaj okulunda yaptırdığımız geleneksel Thai masajıydı. Bitkisel yağla yapılan, bir saat süren ve başlangıçta cidden acı veren masaja 400 Baht ödedik ama bütün günün yorgunluğunu aldığını ancak tüm masaj bitince anlıyorsunuz, kesinlikle deneyin..

Kanchanaburi ve River Kwai…

Ertesi sabah erkenden 62 Baht ödeyip otobüsle 2,5 saat süren bir yolculukla, meşhur “Kwai Köprüsü” filminin çekildiği, 2. Dünya Savaşı sırasında inşa edilen ve Kwai nehrinin üzerinde bulunan meşhur Ölüm Yolu’nun bulunduğu Kanchanaburi’ye gidiyoruz.

Japonya Tayland’ı ele geçirdikten sonra, bir destek hattı olarak Burma-Tayland bağlantısı için bir demiryolu yapmak istiyor, Japon mühendisler bu 500 km lik demiryolunu inşa etmenin için 5 yıl alacağını söylüyorlar, ancak yetkililer bunun 18 ayda tamamlanmasını istiyor.

Japonlar yaklaşık 200.000-300.000 savaş mahkumunu ve birçok Tayland’lıyı esir alıp bu işte çalıştırıyor. Bu esir işgücü, korkunç koşullarda, günde üç vardiya çalışıyor ve 16 ay içinde köprüyü bitiriyor. Yaklaşık 100.000 kişi köprüyü inşa ederken ölüyor, bu yüzden bu demiryoluna “Ölüm Yolu” deniyor. Bu tamamlandıktan kısa bir süre sonra, Müttefik kuvvetler destek hattını kırmak için köprüyü bombalıyor. Bombalanan köprü şu anda yok ama 50 metre uzaklıkta eski köprüye benzer bir köprü inşa ediyorlar.

Bombalanan köprünün ayağının olduğu yerde bir savaş müzesi inşa edilmiş. Müzede, savaş ve köprünün inşaatı sırasındaki korkunç durum, işçilerin acı çekişi ve işkenceler resmedilmiş. O günden sağ kalan esirlerin hikayeleri ve resimlerden savaş sırasındaki işkence, kolera ve dizanterinin insanları nasıl öldürdüğü ve durumun vehameti anlaşılıyor.

Chatuchak Market…

Bangkok’un birçok yerinde yerel pazarlar bulunmasına rağmen, 15.000’den fazla dükkan içeren ve  her gün 200.000’in üzerinde ziyaretçisi olan Chatuchak haftasonu pazarı en büyük olanıdır.

Hem kaliteli ürünlerin bulunması, hem de rekabetin ve pazarlık gücünün yüksek olması sayesinde Tayland el sanatları ürünleri için en ucuz olan ve çok tercih edilen yer burasıdır.

Fiyatlar genellikle  Patpong ve Sukhumvit alışveriş merkezlerine ve sokak satıcılarına göre daha ucuz. Mutlaka pazarlık yapmanız gerekiyor ama fiyatların nispeten daha düşük olduğu ve pazarlık gücünüzün arttığı akşam üzeri 16.00 – 17.00 gibi kapanış zamanında giderseniz inanılmaz düşük fiyatlara kadar pazarlık yapabilirsiniz.

Güney Tayland…

Bangkok’tan güneye uçakla gitmiyor iseniz, en güvenli yol trenle gitmek. Tren seyahati hem daha ucuz ve hızlı, hem de dakik ama rahatlığı hakkında aynı şeyleri söyleyemem. Bangkok’tan 580 Baht vererek güneydeki Surat Thani’ye giden trene biniyoruz ve yaklaşık 13 saatlik bir gece yolculuğundan sonra tren istasyonundan bindiğimiz otobüsle limana ve oradan bindiğimiz tekne ile Koh Samui adasına varıyoruz.

Koh Samui…

Koh Samui, Tayland Körfezi’nin doğu kıyısında yer alan, ülkenin üçüncü büyük adası. Bir zamanlar sadece sırt çantalı turistlerin uğrak yeri olan ada artık uluslararası bir tatil mekanı olmuş. Adanın en önemli sahilleri Chaweng ve Lamai’de gece kulüpleri, diskolar, barlar, eğlence merkezleri ve restaurantlardan oluşan muhteşem bir gece hayatı var. Chaweng sahili daha çok turistlerle dolu ve gürültülü olduğu için Lamai Chalet Bungalowları’nda kaldık. Vantilatörlü, özel tuvalet ve banyolu bungalowlara 200 Baht ödedik ama sivrisinekleri hesaba katmamışız.

Kural 2 : Mutlaka aşı yaptırın ve sivrisinek ilacı alın…

Ertesi gün adanın etrafında bir tekne turu yapıp şnorkel dalışı, kano, fil üstünde yürüyüş ve ulusal deniz parkını gezme fırsatını kaçırmadık. Şehir merkezindeki muhteşem restaurantlarda yerel Tayland yemeklerini tadabilirsiniz. Lezzetli bir balık, kalamar, sebze, salata, patates kızartması, yerel Singha birasından oluşan menüye sadece 350 Baht civarında bir para ödüyorsunuz.

Koh Phangan…

Eski yıllarda sadece sırt çantalı hippilerin geldiği ancak son yıllarda her türlü turistin geldiği, Tayland’ın en ünlü adalarından birisi Koh Phangan. Büyük ve temiz plajları, meşhur dolunay partileri, dalış mekanları, en son filmleri korsan kopyalarını ücretsiz olarak gösteren ve sabaha kadar açık olan restorantları, açık hava pubları ve gece kulüpleri ile Koh Phangan gerçekten çok hareketli bir ada.

İlk gece Leila Beach Bungalows’da konaklamak zorunda kalıyoruz. Gecelik ücreti 200 Baht olan bungalowların içinde tuvalet ve duşlar da var ancak bundan dolayı odalar sivrisineklerle dolu, cibinlik olmadan uyumak mümkün değil. Adanın en güzel plajı ise adanın diğer tarafında yer alan ve dolunay partileri ile meşhur olan Had Rin Beach.

İlk gece Had Rin Beach’te “Drop In” ve “Cactus” barları arasında büyük bir parti vardı. Ay beyaz kumlar üzerine ışıklarını düşürmeye başladığı anda hafiften müzik başlıyor. Gece ilerledikçe plajda farklı DJ ler farklı barlarda çalıyor ve plaj tam bir açık hava diskosuna dönüşüyor. Havai fişekler, jonglörler, ateş yiyen akrobatlar, alkolün etkisi ile kendinden geçmiş turistler ve her türlü çılgınlık sabaha kadar devam ediyor.

Kural 3 : Eğer tatilinizin geri kalan kısmını hapishanede geçirmek istemiyorsanız uyşturucu satıcılarından uzak durun. Gece boyunca esrar, marihuana, mantar vs her türlü uyuşturucu madde plajda insanların elinde geziyor ve etraf sivil turist polisleri ile dolu..

Koh Tao…

Ertesi sabah, Koh Phangan adasından 500 Baht ödeyerek yaklaşık 2 saat süren bir yolculukla Tayland’ın bir diğer güzel adası Koh Tao’ya varıyoruz.

Koh Tao Tayland’ın en küçük ve sakin adalarından birisi ancak son yıllarda muhteşem dalış mekanlarından dolayı  ada tamamen dalgıçlar tarafından istila edilmiş durumda.

PJ Resort isimli bir otelde yer buluyoruz ( şu ana kadar Tayland’da kaldığımız en iyi otel !! ), eşyalarımızı bırakıp hemen tekne ile adalar turuna başlıyoruz. Koh Tao’nun etrafında, üzerinde insan yaşamayan irili ufaklı birçok ada var ancak en son gittiğimiz Nang Yuan adaları hayatımda gördüğüm en güzel yerlerden birisiydi.

Nang Yuan adaları, muhteşem beyaz kumlarla birbirine bağlı üç küçük adadan oluşuyor. Adada bulunan derin su mercan kayalıkları ve sualtı güzellikleri sayesinde dalış için en popüler yerlerden birisi olarak biliniyor. Adalardan birisinde bulunan 50-60m lik merdivenleri çıkarak ulaşacağınız tepeden üç adayı birleştiren beyaz kumların muhteşem görüntüsünü fotoğraflamak mümkün.

Otele dönüş yolumuz üzerinde bir bahçede papaya ağaçlarını görüyoruz. Çocukluğumuzda komşuların bahçesinden çaldığımız meyvelerin lezzetini bildiğimizden “Buradan da iki tane papaya koparsak ne olacak ki, göz hakkımız” diyerek bahçeye dalıyoruz. Birer tane papaya kopartıp otele doğru yürümeye devam ediyoruz ve Tayland’daki en kötü iki saatimiz başlıyor. Birkaç dakika içinde Enis deli gibi kaşınmaya ve etrafta zıplamaya başlıyor. Ne olduğunun farkına varamadan ona gülerken benim de ellerim kopartacak derecede kaşınmaya başlıyor. Taze papaya sütü insan cildini inanılmaz rahatsız ediyor ve kaşındırıyor. Hemen en yakındaki polikliniğe gidip 250 Baht ödeyerek krem ve antihistaminik alıyoruz ve iki saatimizi orada geçiriyoruz. 250 Baht ile 50 tane papaya satın alabilirdik ama Allahın sopası yok işte…

Kural 4: Sadece restoranlarda papaya yiyin ..!

Krabi, Ao Nang ve Railay Plajları…

Akşam saat 21.00’da bir tekne ile Koh Tao’dan Surat Thani’ye geri dönüyoruz ancak yol 9 saat sürüyor ve teknede 50’ye yakın yabancı ile aynı kamarada uyumak zorunda kalıyoruz ve nihayet ertesi sabah 05.30 gibi Surat Thani’ye geliyoruz ve oradan da bir otobüse binerek 2,5 saat sonra bir sonraki durağımız olan Krabi’ye varıyoruz.

Ao Nang ve Railay plajları, uzun ve ince kumlu sahilleri, kireçtaşı kayalıkları, tropikal bitki örtüsü ve berrak deniz suyu ile Krabi bölgesinin en güzel plajlarıdır.

Adadaki ilk günümüzü Ao Nang Plajı tarafında yine adanın etrafındaki Koh Poda, Koh Thab, Koh Hua Khwaan ( Tavuk Adası) ve James Bond isimli tropikal adaları ziyaret ederek geçiriyoruz. Railay tarafında çok fazla yerleşim olmadığı için hem maceracılar ve aktivite isteyenler için, hem de huzurlu ve sakin bir gün geçirmek için ideal bir yer. Bu yüzden birçok kişi Ao Nang tarafında kalıp gündüz Railay’i ziyaret ediyor ve yüzme, rafting, şnorkel, kano, şelale gezileri, fil sürme, mağaracılık ve kaya tırmanışı gibi aktiviteleri yapabiliyor.

Railay Beach’in sonunda eski bir volkanik dağ var ve o dağın üzerindeki krater gölüne ise tırmanarak ulaşılabiliyor. O zamana kadar hiç kaya tırmanışı yapmamış birisi olarak kılavuz halatlar kullanıp, 45 dakika boyunca ağaç kökleri ve kayalardaki deliklere tutunarak kaygan çamurlu yamaçları aşıp göle ulaşmak gerçekten adrenalin dolu bir aktivite idi. Her ne kadar tırmanış sonunda şu filmlerdeki “Blue Lagoon” gibi bir yer hayal etsek te, dağın tepesindeki pislik ve sivrisinek dolu su birikintisini görünce, aynı yolları kullanarak aşağıya inmek daha bir işkence haline dönüşüyor ama hem tırmanış hem iniş kesinlikle inanılmaz bir macera.

Güney Tayland’daki son ziyaret noktamız Parivat Wildlife Sanctuary Station idi. Burada fil üzerinde trekking yapmak, buz gibi şelalede yüzmek ve rafting yapmak fırsatımız oldu. Muhteşem vadi boyunca yaptığımız ve bir saatten biraz fazla süren raftingin kolay olmasını bekliyorduk ama azgın nehir suları sayesinde şimdiye kadar yaptığım en zor, en ıslak ama bir o kadar da eğlenceli rafting keyfiydi. Rafting yapılan nehrin suları bitiş noktasının hemen ilerisindeki köyde bulunan şelaleye geliyor ve orada az önce rafting yaptığınız buz gibi suların altına geçebiliyorsunuz.

Gezilen YERLER

✓ Ao Nang
✓ Bangkok
✓ Chatuchak Market
✓ Floating market
✓ Grand Palace
✓ Kanchanaburi
✓ Koh Phangan
✓ Koh Samui
✓ Koh Tao
✓ Krabi
✓ Pattaya
✓ Phuket
✓ Railay
✓ River Kwai
✓ Snake farm
✓ Wat Pho

NOT

Tayland her zaman benim favori ülkelerimden biri olmuştur. İngiltere’de geçirdiğimiz bir kaç yıldan sonra bir gün gazetede gördüğümüz ucuz uçak bileti fiyatı sayesinde kısa bir araştırma yapıyoruz ve Enis ile birlikte nihayet Tayland’a gitmeye karar veriyoruz.

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir