Hani bazı anlar vardır ya, aslında herkes hayatının bir bölümünde aynı anı yaşar, çok mutlu olur ama farkında değildir. Sevgili Metin Fidan’ın Leman dergisinde yazdığı “Severim” köşesi böyle bir şeydi işte, hep gülümseyip ve “hakikaten yaa, bana da aynısı olurdu” dediğimiz anlardan benim de yaşadığım benzer anları zaman zaman not alarak bu yazıda toparladım. Sizlerin de yaşadığı benzer anlar varsa ve eklerseniz sevinirim.
- Sabahları traş olduktan sonra after shave i suratıma çarptığım anda yüzümde oluşan soğuk hissi…
- Gece yatarken çıkartmayı unuttuğum çoraplarımı ayaklarımla çıkartıp aşağı atabilme hissini…
- Dişimin arasına kaçan et parçasını dilimle çıkartabildiğimdeki muhteşem duyguyu…
- Tam yaklaşırken yeşile dönen trafik lambasından hızımı kesmeden geçebilmeyi…
- Bitmiş gibi görünen diş macununu en dibinden ufak ufak katlayarak son bir sıkımla bir parça daha macun çıkartabilmeyi…
- Simitin tabakta kalan susamlarını parmağımla toplayarak yemeyi…
- Sahlep içerken üstteki tarçının görüntüsünü bozmadan alttan çektiğim ilk fırtı…
- Internetten verdiğim siparişin paketinin içinden ne çıkacağını bile bile açarken hissettiğim heyecanı…
- Yağmurlu havada araba kullanırken dışarı çıkarttığım kolumdaki yağmurun iğne ucu etkisini…
- Tam asansörden çıkıp eve girecekken yan komşudan gelen buram buram nefis yemek kokularını…
- Haftasonu erken uyandığımda, haftasonu olduğunu anladığımdaki “holey” hissi…
- Restoranda garsonun getirdiği para üstünün tam vermek istediğim bahşiş kadar olmasını…
- Pasaport kuyruğunda her sıradaki insan sayısını ve tipini analiz edip seçtiğim sıranın en önce bittiğini görünce hissettiğim gururu…
- Tam hapşıracakken cebimde kağıt mendil bulduğum anı…
- Defterin ortasından yaprak kopartırken yaprağın defterle birleştiği zımba telinde hiç parça bırakmadan kopartabilmeyi…
- İki elim doluyken odaya girdiğimde ışığı burnumla veya çenemle açabilmeyi…
- Trafikte bana bağıran adamın yüzüne bakıp sessizce gülümsediğimde adamın yüzünde oluşan ifadeyi…
- Alışveriş merkezlerine girerken otomatik kapıların açılacağını bilerek hız kesmeden yürümeye devam edebilme hissini…
- Sabah alarm çalmadan uyandığımda hala yarım saatimin daha olduğunu farkettiğimdeki mutluluk hissini…
- Ayakkabımın içine giren minik taş parçasını, ayakkabımı çıkartmadan ve yürümemi durdurmadan atabilmeyi…
- Evden çıkarken kendi ellerimde kilitlediğim kapının kapanıp kapanmadığını iterek kontrol ettikten sonraki kendime gülüşümü…
- Çok fazla bisküvi yediğimde diş etimle damağım arasına yapışan parçayı işaret parmağımla çıkarttığım andaki hissi…
- Küçükken çaya batırdığım cicibebeyi çayın içine düşürmeden ağzıma atabilme hissini…
- Havalimanına erken gittiğimde bir önceki uçakta yer olduğunu öğrendiğimde içimden gelen “oley” sesini…
- Yatağa ilk girdiğimde yorganın çıplak ayaklarımda yarattığı serinlik hissini…
- Aşure yerken bütün badem, nohut, nar, incir, kayısı vs lerden birer tane alarak tek bir kaşıkta yiyebilmeyi…
- Karper peyniri açarken kırmızı kısmı çektiğimde peynirin üçgen şeklini bozmadan yekpare bir şekilde çıkartabilmeyi…
- Patlamış mısır yerken birer birer yemek yerine 15-20 tane birden mısırı ağzıma tıkarak yerken hissettiğim mutluluğu…
- Küçükken BMX bisikletin kenarına taktığım Eti Puf kabının jant tellerine sürttüğünde çıkarttığı tırtırtır sesi sayesinde kapıldığım motorsiklet kullanıyormuş hissi…
- Uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşımla karşılaştığımda ismini bir türlü hatırlayamadığım anda, yanımda bulunan arkadaşımın kendini tanıtması ve ismini hatırlayamadığım kişinin de kendisi tanıtması sonucu ismini öğrenip, ona ismi ile hitap ettiğim andaki mutluluğu…
- Duvar saatini duvara asarken, arkasına bakmadan ilk seferde delikle çiviyi tutturduğum andaki mutluluk hissini…
- Meyve tabağında kapanışı güzel yapayım diye en sona biraktığım çilek tanesini yerken hissettiğim mutluluğu…
- Çekirdek çitlerken ağzımdan düşen çekirdek içini, çitlenmiş kabukların arasından bir bakışta bulup yeniden ağzıma attığımdaki sevinci…
- Küçükken leblebi tozu paketinin dibini kafama diktiğimde yaşadığım boğulma hissini…
- Boğaz köprüsü gişelerinden çok hızlı geçmeme rağmen OGS de yanan yeşil ışığı…
Benzer Yazılar
Ağustos 4, 2016
İstanbul’un yazılı olmayan trafik kuralları…
Temmuz 10, 2015
Severim…
Temmuz 10, 2015
Aydınlanma yolunda…
Ağustos 12, 2014
Quesadillas…
Temmuz 29, 2014
Hayat kısa, kuşlar uçuyor…
Temmuz 20, 2014
Pazarlama Stratejilerinde İnternet…
Şubat 6, 2014
Etli Sebzeli Noodle
Kasım 7, 2013
Tuzda Balık
Eylül 29, 2013
Malatya Usulü Tarhana Çorbası
Eylül 16, 2013
İstiridye Mantarlı Pesto Soslu Tagliatelle