1976 yılının sıcak bir Ağustos gününde dünyaya gelmişim. Çocukluğumdan beri rahmetli annemin “Doktor ol ki bana bak oğlum!” sevdası ve benim doktorluk hayalimle büyümeme rağmen, artık ona bakmamın imkansızlaştığı bir dönemde kendimi mühendis adayı olarak İstanbul Teknik Üniversitesi’nin kampüslerinde buldum.
Beş ilkokul, üç orta, üç lise, (o zamanlar 4+4+4 saçmalığı yoktu, şanslıydık biz! ) dört üniversite derken, baktim ki 15 yıllık eğitimden sonra sadece mühendis olmak yetmiyor, hemen askerliği de aradan çıkartıp, 6 yıl sürecek olan İngiltere macerama başladım. Bambaşka bir ülkede, bir sürü farklı kültürün içinde yepyeni bir hayata başladım, İngilizce öğrendim, kebapçılık, barmenlik, temizlikçilik, garsonluk, Mc Donald’s ta yöneticilik yaptım, bir İngiliz firmasında finans departmanında çalıştım, Londra’da kendi şirketimi kurdum ve 2 sene işlettim. Dünyanın bambaşka bir ülkesinde, kendi ayaklarının üzerinde ve tek başına mücadele etmek ne demekmiş onu öğrendim, çok güzel günlerim de oldu, uykusuz gecelerim de ; sevinçlerim de oldu pişmanlıklarım da, ama en önemlisi dostluğun, arkadaşlığın ve dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu, öğrenmenin kesinlikle bitmediğini, hayatın çok kısa olduğunu ve ne yapmak istiyorsak ertelemeden yapmamız gerektiğini öğrendim ve sadece yapmak istediklerimi yapmaya çalıştım. Farklı ülkeleri gezdikçe, farklı kültürler tanıdıkça, dünyanın farklı renklerini görme ve hayata farklı bir açıdan bakma şansını yakaladım. Londra’da iki sene dil okulu, iki sene MBA derken, utanmadan dönüp iki sene de Türkiye’de Finansal Ekonomi masteri yapıp toplamda 21 senelik eğitim hayatıma noktayı koydum. (Sanırım ! )
Çocukken evdeki ilk bilgisayarımız Commodore 64 ile oyun oynayıp sonralarında aldığımız Vestel Pentium 133 ile ödev yazarken, insanların Internet, ICQ, mIRC, Hotmail gibi abuk subuk şeylerden bahsetmeye başlaması kanıma dokunmuş olacak ki, ilk e-mail adresimi almak askerlik arkadaşım Hasan’a nasip oldu ve o günden beri “onu da öğreneyim, bunu da öğreneyim” dürtüsü ile bu dünyaya dalmış oldum.
1999 yılında başladığım yurtdışı maceralarım her geçen gün arttıkça, artık gezdiğim yerleri, yaptığım gözlemleri, yaşadığım deneyimleri sevdiklerimle paylaşmak gerektiğini düşündüm. Hayata bir kez geliyoruz, beynimizin, kalbimizin ve gözümüzün kaydettiklerini neden sadece kendimize saklayalım ki…
İstanbul’un karmaşasında yaşamaya çalışan, hayatı ve doğayı çok seven, dağlarda ve ormanlarda gezmeyi beş yıldızlı otellere tercih eden, her türlü spora ilgi duyan, bu yazıyı yazdığı sırada toplam 37 ülkeyi gezmiş, binlerce km yol yapmış, dağlarda ve ormanlarda yüzlerce km yol katetmiş ama hala doymayan, seyahat manyağı, iyi bir vatansever, iyi bir Atatürkçü ve fanatik bir Galatasaray’lıyım..
Her ne kadar 2002 yılında Londra’da web design kursu alırken binbir türlü gayret ile yavuzturk.com domain adını ele geçirip, amatörce bir web sitesi yapmış olsam da, yaklaşık on yıl aradan sonra “şu siteyi biraz toparlasam mı acaba?” derken başladık işte….
Saygılarımla….
